UDCA'nın kırk yıldır rektörü olan Germán Anzola Montero görevinden ayrılıyor: "39 yıl yapmak istediğim her şey için çok kısa görünüyor."

1986 yılında Germán Anzola Montero, o zamanlar Tarım Bilimleri Üniversitesi olarak bilinen Uygulamalı ve Çevre Bilimleri Üniversitesi'nin (UDCA) rektörlüğünü devraldı . Ünlü akademisyen, 39 yıl sonra bugün görevinden emekli olduğunu duyurdu.
Başarılarla dolu bir kariyerin ardından Anzola, kurumu yalnızca yönetmekle kalmadı, aynı zamanda UDCA'nın bir üniversiteden koleje dönüşümünde de önemli bir rol oynadı; bu dönüşüm, UDCA'nın akademik olanaklarının, kayıtlarının ve tanınırlığının artmasıyla garanti altına alındı.
Anzola, görevinden ayrılışıyla ilgili EL TIEMPO'ya verdiği röportajda, rektör olarak kariyerinin önemli kilometre taşlarını değerlendirdi.

Germán Anzola Montero, UDCA'da 39 yıl boyunca rektör olarak görev yaptı. Fotoğraf: UDCA
39 yıl boyunca rektörlük yapmak üniversite dünyasında pek yaygın bir durum değildir. 1986 yılında, Uygulamalı ve Çevre Bilimleri Üniversitesi, bir üniversite kurumu olarak faaliyet gösteren yeni bir projeydi. Bu kavram, sorumlulukları göz önüne alındığında oldukça karmaşık bir çağrışım olan üniversite kavramına evrildi. Yine de, bir üniversitenin olması gereken ideal noktaya ulaşması, umduğu her şeyi başarması için 39 yıl kısa bir süre.
Üniversitenin başında olduğunuz bunca yıl boyunca en önemli dönüşümler neler oldu? Üç yaklaşımdan bahsedebilirim: akademik bakış açısı, idari bakış açısı ve finansal bakış açısı. Bir üniversitenin özü, bilginin evrenselliğidir ve bunu lisans ve lisansüstü eğitim programlarının kapsamını genişleterek başardık.
Aynı durum altyapı için de geçerlidir. Yükseköğretim kurumları kurulurken öncelikli olarak öğretim mekanları tercih edilir, ancak zamanla üniversite altyapısı, öğrencilerin bilgi edinmek için ihtiyaç duydukları tüm konforlara sahip oldukları üniversite kampüsleri ve yüksek kaliteli laboratuvarlar gerektirir.
Şimdi çok önemli bir nokta daha var: Üniversite mekanları, öğrencilerin refahı, doğayla teması ve o üniversite kampüsündeki öğrencilerin gerekli tüm koşulları bulabileceği mekanlar.
Peki ya maddi olarak? Öğrenci harçlarının ödenmesinin finansal boyutu, kaliteli yükseköğretimin gerektirdiği yatırımları yapabilmektir. Bir üniversite, tanımı gereği kaliteli bir kurum olmalıdır. Kampüs ve altyapı açısından çok zengin olabilir, ancak aynı zamanda bilgi açısından da çok zengin olmalıdır.
Yükseköğretim sektörünün mevcut durumunu nasıl analiz ediyorsunuz? Çok şey değişti. Örneğin Kolombiya, 1992 tarihli 30 sayılı yasayla mevzuatını değiştirdi. Şimdi ise dört yıldır nasıl reform edileceğini bekliyoruz. Bu mevzuatın modernize edilmesi ve çağa uyarlanması gerekiyor çünkü insanları eğitme biçimimizi büyük ölçüde değiştirdi. Tarihsel olarak öğretim olarak bilinen şey artık sadece bir alan, sınıf ve laboratuvar sorunu değil, yapay zekanın ortaya çıkmasıyla teknolojinin büyük değişikliklere yol açtığı bir sorun.
Üniversiteler çağdışı mı? Ben 1986 yılında buraya geldiğimde, mesela bir ziraat mühendisi, bir veteriner hekim, bir coğrafya ve çevre mühendisi, bir hemşire yetiştirmek bugünkünden çok farklı bir durumdu.
Yaşam tarzımızdan kaynaklanan bu kadar çok sınırlamayı, bu kadar çok zorluğu değiştirmezsek, Kolombiya'nın hepimizin arzuladığı geleceğe ulaşabileceğini hayal etmek zor.
Hatırlanmak isteyeceğiniz mirasın ne olduğunu düşünüyorsunuz? Bana göre asıl miras, günümüz toplumunun ve insanlığın ihtiyaçlarına uygun bir üniversite misyonunu ve vizyonunu gerçekleştirecek bir eğitim modeli inşa edebilmemizdir. Kurumsal eğitim projesinin kalıcı olmasını umardık. Zamanın bir kırk yıl daha beklemesine izin vermemesi üzücü, ama bu imkânsız.
MATEO CHACÓN ORDUZ | Eğitim Editörü
eltiempo